Mindfulness, şimdiki anı bilinçli bir şekilde fark etme ve kabul etme pratiğidir. Bu uygulama, zihnin dağınık düşünceleriyle değil, mevcut deneyimiyle meşgul olmayı içerir. Mindfulness, bilinçli bir şekilde dikkati yönlendirerek, geçmişin pişmanlıklarında ve üzüntülerinde kaybolmayı engellerken geleceğe dair endişelerden ve belirsizliğe ilişkin tahammülsüzlükten uzaklaşmayı sağlar. Bu sayede içsel huzuru destekler ve zihinsel refahın artmasına katkıda bulunur.
Günümüzün hızlı tempolu dünyasında, stres, kaygı ve dikkat dağınıklığı gibi sorunlarla sıkça karşılaşırız. İş, ilişkiler, finans ve diğer birçok alanın baskısı altında, multi-tasking (çoklu görev) anlayışının hakim olduğu yaşamlarımızda içsel dengeyi ve huzuru korumak giderek zorlaşabilir.
'Multi-tasking' (çoklu görev) kavramı artık sadece bilgisayarlar için değil insanlar için de geçerlidir. İnsanlar için multi-tasking, aynı anda birden fazla görevi yapabilme durumu olarak ifade edilebilir, ancak insan beyni gerçekte aynı anda birden fazla görevi gerçekleştiremez. Bunun yerine, dikkat ve odaklanma yeteneği hızlı bir şekilde farklı görevler arasında değişebilir. Gerçekte, bu 'çoklu görev yapma' becerisi, dikkatin hızlı bir şekilde değiştirilmesiyle ve görevler arasında geçiş yapılmasıyla ilgilidir.
Çoklu görev yapmak, insanlar için çeşitli zorluklar doğurabilir. Bir kişi birden fazla görevle aynı anda uğraştığında, dikkati bölünür ve her bir göreve yeterli odaklanma sağlanamaz. Bu da genellikle her bir görevdeki performansın düşmesine, hata yapma riskinin artmasına ve stres düzeyinin yükselmesine neden olur. Çoklu görev yapmak ayrıca derin odaklanma eksikliğine yol açabilir, bu da karmaşık veya derin düşünce gerektiren görevlerde başarıyı zorlaştırabilir. İletişim problemleri de ortaya çıkabilir, çünkü bir kişi aynı anda birden fazla iletişim kanalını yönetmeye çalıştığında, eksiklikler veya anlaşmazlıklar yaşanabilir. Sonuç olarak, tek bir göreve odaklanmak genellikle daha verimli ve etkili bir yaklaşımdır ve çoklu görev yapmanın insanlar için etkili bir çalışma yöntemi olmadığı kabul edilmektedir. Multi-tasking’in insanlar üzerindeki etkilerini inceleyen çeşitli araştırmalar mevcuttur.
Günümüz şartlarında hem esenlik halini (well-being) korumak hem de psikolojik dayanıklılığı (resilience) artırmak için mindfulness’tan destek alınabilir. Mindfulness, yaşamın koşuşturması arasında sakinlik ve dengenin yeniden bulunmasına yardımcı olur. Şimdiye odaklanarak, içinde bulunulan anda tam anlamıyla mevcut olmayı sağlar. Bunun yanı sıra, stresle başa çıkma ve duygusal dengeyi koruma becerilerini geliştirmeyi sağlar.
Jon Kabat-Zinn'in ifade ettiği gibi, "Bir an için hiçbir şey yapmamız gerekmiyor, sadece şu anı yaşamaya odaklanıyoruz. Şu an olduğumuz yerde tam olarak varız." Mindfulness, bu anlayışa dayanarak, yaşamın her alanında daha fazla huzur, memnuniyet ve içsel denge sağlanmasına yardımcı olur. Bu nedenle, mindfulness pratiği, modern yaşamın getirdiği zorluklarla başa çıkmak, stresi azaltmak ve daha anlamlı bir yaşam sürmek için önemli bir araçtır. İçsel huzur ve dengeyi yeniden keşfetmek için bir kapı aralar.
Mindfulness pratiği, yedi temel tutum üzerine inşa edilmiştir ve bu tutumlar, Jon Kabat-Zinn tarafından "Mindfulness’ın İyileştirici Gücü (Full Catastrophe Living)" kitabında açıklanmıştır.
1. Yargılamama: Mindfulness pratiği, deneyimlerimizi yargılamadan, sadece farkındalıkla kabul etmeyi içerir. Bu tutumla, içsel eleştiriye ve kendimize yönelik sert yargılara daha az eğilim gösteririz. Örneğin, bir duygu veya düşünce ortaya çıktığında, onu değerlendirmeden ve sadece olması gerektiği gibi kabul ederek, daha fazla huzur ve kabullenme hissi geliştirebiliriz.
2. Sabır: Sabır, her şeyin hemen olmasını beklememeyi, zorluklarla başa çıkmak için sakin kalmayı içerir. Mindfulness pratiği, adım adım ilerlemeyi kabul etmeyi ve zamanın bize ihtiyacı olduğunu anlamayı destekler. Bu tutumla, yaşamın akışına güvenerek, huzurlu bir içsel duruş geliştirebiliriz.
3. Başlangıç Zihni: Başlangıç zihni, yeni deneyimlere açık olmayı, geçmişten getirdiğimiz önyargıları bir kenara bırakmayı ve her anı taze bir bakış açısıyla karşılamayı içerir. Bu tutumla, her anın yeni bir başlangıç olabileceğini hatırlarız ve önyargılardan arınarak, her deneyimi taze bir bakış açısıyla karşılarız.
4. Güven: Kendimize ve yaşamın akışına güvenmeyi öğrenmek, içsel bir güvenlik hissi ve geleceğin bizi destekleyeceğine dair inanç geliştirmek anlamına gelir. Mindfulness pratiği, içsel güven duygusunu güçlendirir ve yaşamın bizi taşıyacağına olan inancımızı pekiştirir.
5. Çabalamama: Çabalamama, zorlamadan kabullenmeyi ve akışa teslim olmayı içerir. Mindfulness pratiği, her anın olduğu gibi kabul edilmesini ve direnç göstermeden yaşanmasını teşvik eder. Bu tutumla, hayatın doğal akışına güvenerek, daha fazla huzur ve kabullenme hissi geliştiririz.
6. Kabul: Kabul, şimdiki anın gerçekliğini olduğu gibi kabul etmeyi içerir. Mindfulness pratiği, duyguları, düşünceleri ve fiziksel duyumları kucaklayarak, içsel huzura ulaşmayı sağlar. Bu tutumla, yaşamın her anını kabul ederek, daha fazla içsel huzur ve denge buluruz.
7. Bırakma: Bırakma, kontrolümüz dışındaki şeylere tutunmayı bırakmayı ve değişimi kabul etmeyi içerir. Mindfulness pratiği, kontrolümüz olmayan durumları serbest bırakarak, içsel huzur ve kabullenme hissi geliştirmemizi sağlar. Bu tutumla, değişime ve geçişi kabul ederek, daha fazla esneklik ve içsel huzur kazanırız.
Mindfulness'ın yedi temel tutumu, yaşamın karmaşıklığıyla başa çıkmaya ve içsel huzuru güçlendirmeye yardımcı olan güçlü bir rehberlik kaynağıdır. Yargılamadan, sabırla, başlangıç zihniyle, güvenle, çabalamadan, kabullenmeyle ve bırakma ile her anı yaşayarak, daha fazla farkındalık ve huzura alan açabiliriz.. Bu temel tutumlarla donanmış olarak, hayatın akışına güvenle, anın değerini anlayarak ve içsel dengeyi koruyarak, her bir anın sunduğu derin anlamı keşfetmek mümkün olabilir.. Mindfulness'ı yaşamın bir parçası haline getirmek, içsel refahı artırabilir, daha anlamlı ve tatmin edici bir yaşam için bir kapı aralayabilir.
2024-04-22 Anda ve Dengede