mindfulness

Romantik İlişkilerde Ayrılık Acısı

Anda ve Dengede




İnsanlık devrinde romantik ilişkiler kurduğumuz zamandan itibaren ayrılık acısı hayatımızın bir parçası olmuştur. Şiirler yazılmış, şarkılar bestelenmiş, resimler çizilmiştir bu duyguyu ifade etmek için. Romeo ve Julietler, Leyla ile Mecnunlar her devirde vardır. Ve aşklar da acılar da heteroseksüel ve monoseksist ilişkilere dair olmasa da diğerleri gibi yazacak efsane eşcinsel ya da poliseksüel bir aşk hikayesini zihnimde bulmakta oldukça zorlandım. 

Ayrılık Acısı Geçer mi?

Ayrılığın yasını tutarken çoğumuzun aklında ortak bir soru olur: Bu ayrılığın acısı geçer mi? Bunu ilk defa da yaşıyor olsak, birden çok ayrılık geçirmiş de olsak her seferinde aynı soru aklımızda dönmüş olabilir. Asla bitmeyeceğini sandığımız o acı, elbette geçicidir.

İyi ya da kötü diye etiketlediğimiz her duygunun ortak özelliğidir geçici olması. Asla bitmeyecek gibi gelse de yaşanılan derin üzüntü, zamanın mucizevi bir özelliği vardır; hiçbir duygu sonsuza dek aynı yoğunlukla hissedilmez. 

Ayrılık acısı olarak tarif ettiğimiz durumun içinde birden çok duygu olabilir. Üzüntü, hayal kırıklığı, öfke, şaşkınlık, tiksinme ve belki buraya eklenmeyen diğer duygular… Herkesin ayrılık acısı biricik ve kendine özeldir. Beraber kalmanın o kadar da kolay olmadığı bir durumdur belki bazılarımız için. Belki çok derin ve sarsıcı bir şey yaşarken bazen de beklenenin aksine hiçbir şey hissedemiyoruzdur o ayrılığın arkasından. Hepimiz hayatlarımızın bir bölümünde bu zorlayıcı duygular ile karşılaşmış ve imkanlarımız dahilinde bazı stratejiler geliştirmişizdir. Acının içinde boğulmak, kaybolmak ya da acıya sırtımızı dönmek, onu yok saymak. Belki de başka bir imkanın varlığından haberdar bile değiliz. 

Evet, bu acının içinde kaybolmadan ve bu duyguya kabul edilemez bir duyguymuş gibi davranmadan, ihtiyacı olan zamanı verip bu duygunun içinde kalarak, sonrasında içinden geçerek, bu zorlayıcı duyguyu misafir edip daha sonra uğurlayabiliriz. Hoşumuza giden, hoşumuza gitmeyen, nötr hissettiğimiz duyguları misafir edebiliriz. Bu misafirlerimiz sonsuza kadar bizimle kalmazlar ve her misafir gibi zamanı gelince giderler. Zorlandığımız zamanlarda geçiciliği hatırlamak kolay olmasa da bir an derin bir nefes alıp bir dosta söyler gibi bunun geçici olduğunu kendimize fısıldayabiliriz. 

Acıya Tutunmak ya da Acıdan Kaçınmak

Duygularımız sadece duygulardır. Bu ne demek diye soruyor olabilirsiniz. Duygularımız bizi içine çeken girdaplar değillerdir. Yeni dökülmüş bir zifte basmışız gibi yapışmak, bu yapışkan asfalttan kurtulmak için çabalamak zorunda değiliz. Duygular debelendikçe içine çekildiğimiz bataklıklar da değildir. Duygular sadece duygulardır. 

Hiç ayrılık acısı yaşamamış gibi yazıyor, anlatıyor dediğinizi duyar gibiyim. Çoğu insan gibi ayrılık acısını derinden ve birden fazla kere yaşamış biri olarak paylaşıyorum aslında sizinle bu satırları. Bu durumun içinde zaman zaman boğulan, zaman zaman yüzünü dönmeye cesaret edemeyen biri olarak yazıyorum; yani insan olarak. Peki, bütün bunları deneyimleyen biri olarak ben burada nasıl oluyor da başka bir yol var diyorum? Bu satırları okuyan ve başka bir yolun olduğunu bilenler, bu başka yollarla ayrılık acısını yaşayanlar da vardır elbet. 

Bu duyguyla beraberken bir adım geri çekilmek, içinde kaybolmadan, sırtını dönmeden, sadece bir adım geri çekilerek bu acıya bakmamız mümkün olabilir mi? Bu yapılması o kadar da kolay olmayan bir adım geri mesafesi, bize başka bir bakış açısı sunabilir. Acıyı olduğu gibi görmeye izin vermek, acıyı hissetmeye izin vermek. Bir adım geri mesafesi, acının varlığını kabul etmek. Bu bir adımla boğulmamak, bu bir adımla yok saymamak. Ne cesur eylem acıya yüzünü dönmek!

Acıyı Bırakmak

Bir adım geri çekilip yüzümüzü döndüğümüz yetmedi bir de bu duyguyu öylece bırakacak mıyız? Hatırlayalım, duygularımız misafirlerimizdi. Hiçbir misafiri sonsuza kadar ağırlayamayız, hiçbir misafiri gitmesin diye eve kapatamayız. Zamanı geldiğinde uğurlayacağımız misafirimiz için kapıyı açarız. Acımızı da uğurlama zamanımız geldiğinde onun için kapımızı açabilir, gidişine izin vererek bırakabiliriz. 

Acıyı bırakmanın bir yolu, onu ıstıraba dönüştürmemektir. Çünkü acı doğası gereği geçicidir, bu acıyı bizimle tutan acı hakkındaki düşüncelerimiz, yorumlarımız ve yargılarımızdır. Olanı, olduğu şekilde kabul etmek yani ham deneyimi kabul etmek, acıyı bırakmak için bir yöntem olabilir. Bu deneyime tutunan düşünceleri, zihnimizde susmadan konuşan o sesi susturmak mümkün olmasa da bunların deneyimin kendisi olmadığını, deneyime dair yargılarımız olduğunu fark etmek ve bunları da görmek, acı ile ilgili yargılarımızı tekrar yargılamadan, onlarla kavga etmeden, sadece olanı olduğu gibi görmek. Ve zamanı geldiğinde, bırakmak, onların da gitmesine izin vermek. 

Ayrılık Acısında Kendine Destek Olmanın Bir Yolu: Özşefkat

Şefkat, en sevdiğim… Şefkatin varlığı için acının varlığı şarttır çünkü şefkat ancak acı varsa vardır. Ve acı insan seçmez, acı her eve girer. Acı hayatımız boyunca zaman zaman misafir edeceğimiz o duygudur. Bu misafirimizle kalmak çok da kolay olmadığı için bu duyguyu ağırlarken bize yardım edendir özşefkat. Elimizi tutan, omzumuza dokunan, ben sana yardım etmek için buradayım diyen. 

Özşefkat, kendimizi desteklemek, kendimize yardım etmektir. En sevdiğimiz dostumuza sorar gibi “Benim şu an neye ihtiyacım var?”, “Ben bu durumda kendime nasıl destek olabilirim?” diye sevgiyle, anlayışla, gerçekten orada kendimiz için bulunarak kendimize sorduğumuz sorulardır. İhtiyacımızı gören, destek olmanın bir yolu olduğunu hatırlatan, acı duygumuza nazik bir eşlikçidir. 

Özşefkat doğuştan getirdiğimiz bir özellik de değildir ayrıca. Geliştirebildiğimiz insani bir yetenektir. Özşefkatimizi geliştirmek için verdiğimiz emek, acıyı yaşarken dağ gibi bir dost olur bize. Suçlamadan, yargılamadan, beklenti içinde olmadan, sadece kendimiz için orada olan, acımızı hafifletmeyi isteyen, sadık bir yol arkadaşıdır. 

Sona Gelirken…

Ayrılık acısını senin, benim gibi yaşayan ne çok insan var değil mi? Herbirimizin acısı kendimize özel olsa da acı, bütün insanlığın ortak deneyimidir. Bütün insanlar, bir gün bir yerde bir acı ile karşılaşmışlardır veya karşılaşacaklardır. Kendimizi yapayalnız hissettiğimiz zamanlar olsa da belki de seninle, benimle aynı anda benzer bir acı yaşayan yüzlerce, binlerce, milyonlarca, milyarlarca insan vardır. Tek başına değiliz ve birbirimizi anlıyor, hissediyor ve belki birbirimiz için iyi dileklerde buluşuyoruzdur. 

Acını fark edebilmeni, 

Acının içinde kaybolmamanı ve acına sırtına dönmemeni,

Yalnız olmadığını ve acının anlaşıldığını bilmeni diliyorum.

Acının hafiflemesini ve acını yaşarken kendine destek olabilmeni diliyorum.

Huzurlu olmanı, güvende olmanı ve sağlıklı olmanı diliyorum.

 

2024-06-23 Anda ve Dengede

Yargılarımız Üzerine Mindful Bir Düşünme Pratiği

Yeni doğmuş bir bebekken dünyayı bir yetişkin gibi algılayamayız. Genetik faktörler birçok konuda etkili olsalar da deneyimle dünyayı algılar ve kategorize ederiz. Dünya bizim için karmaşık bir yerdir ve onu anlamak için mümkün oldukça basitleştirmeye, benzerleri bir araya koymaya ve farklı olanları...

Anda ve Dengede 2024-08-06